Kara Para Aklamayla Mücadele (AML), finansal suçları önlemeye yönelik politikaları, yasaları ve düzenlemeleri içerir. AML, kara para aklamanın önlenmesi konusunda dünya çapında kullanılan bir terimdir. Finansal suçları önlemek için dünya çapında kurulmuş küresel ve yerel düzenleyici makamlar bulunmaktadır. Her ülkenin farklı bir AML politikası vardır, bu nedenle bankalar ve tüm finans kuruluşları yerel ve küresel bağlamda AML düzenlemelerine uymak zorundadır. Kara Para Aklamayla Mücadele (AML) düzenlemelerine uymak, bankalar ve diğer finans kuruluşları için karmaşık bir süreç olabilir, bu nedenle Kara Para Aklamayla Mücadele (AML) Programını etkin bir şekilde yürütmek için bankalar ve tüm finans kuruluşları etkili AML teknolojisini kullanarak uyumluluğu sağlayan Kara Para Aklamayla Mücadele (AML) Uyum departmanları oluşturur.
Kara Para Aklamayla Mücadele AML Düzenleyici makamları, finansal suçları önlemek ve AML/CTF uyumluluğunu sağlamak için birçok prosedürü şart koşar. Bankalar, finans teknolojisi şirketleri ve diğer finans kuruluşları Müşterinizi Tanıyın (KYC), isim tarama, PEP- RCA liste kontrolü, Kara liste kontrolü ve devam eden işlem izleme dahil olmak üzere bu prosedürleri takip etmek zorundadır.
Örneğin, para transferi yapmak isteyen yeni bir müşteri aynı zamanda yabancı bir ülkenin kara listesinde de olabilir. Bu durumda, bir banka müşteriyi ilk müşteri kabul sürecinde araştırmamışsa dolaylı olarak, kara para aklama veya terörün finansmanı olsun, finansal suç faaliyetine dahil edilebilir. Ancak bir banka, kamuya açık ve özel Kara Listeleri tarayan etkili bir AML Kara Para Aklamayla Mücadele yazılımı kullanırsa şüpheli işlemleri engelleyecektir.
Müşterinizi tanıyın, durum tespiti ve müşteri işlemlerini izleme adımları AML Kara Para Aklamayla Mücadele uyumluluk programları için hayati önem taşır. Bankalar ve diğer finans kuruluşları AML işlem izleme yazılımı ile müşteri işlemlerini sürekli izleyerek şüpheli işlemleri anında tespit edebilir ve önlem alabilirler.
Bir müşteri, işlemlerini gerçekleştirirken AML İşlem İzleme tarafından belirlenen kuralları ihlal ederse işlem izleme yazılımı bir uyarı oluşturur. Bir uyarı oluşturulduğunda süreç otomatik olarak durdurulur ve Uyum veya Risk Departmanı Sorumlusu tarafından ayrıntılı olarak incelenir.
Uyumluluk birimi, şüpheli işlem yoluyla finansal bir suç tespit ederse sistem şüpheli işlemleri CTF, AML ve KYC düzenleyici makamlarına bildirir. Yayınlanan rapor Şüpheli Faaliyet Raporu olan SAR’dır.
FATF
FATF, Finansal Eylem Görev Gücü anlamına gelir ve hükümetler arası bir karar alma mekanizması olarak bilinir. Finansal Eylem Görev Gücü (FATF), 1989 yılında Paris’teki G7 Zirvesinde kara para aklamayla mücadele politikaları oluşturmak ve geliştirmek için kurulmuştur. Kara para aklamada yasal, düzenlemelere ve ulusal düzenlemelere ilişkin reformlar yapmak için siyasi iradeyi oluşturur ve politika yapıcı bir organ olarak hareket eder. FATF ayrıca sanal para birimleriyle de ilgilenir. FATF Sekreterliği Paris’tedir.
FATF, standartlar belirleyerek kara para aklamayla mücadeleye yönelik yasal tedbirlerin etkin bir şekilde uygulanmasını desteklemektedir. FATF, uluslararası finans sisteminin kötüye kullanılmasını önlemek için ulusal düzeyde şüpheli durumları tespit etmeye çalışır. 2019 itibariyle, FATF otuz yedi üye yargı çevresinden oluşmaktadır.
AMLD: AB’nin 5. AML Yönergesi
5. Kara Para Aklamayla Mücadele Yönergesi (AMLD5), Avrupa Birliği’nin kara para aklamayla mücadele (AML) yasal çerçevesiyle ilgili bir güncellemedir. AMLD5 ilk olarak Avrupa Birliği Resmi Gazetesinde 19 Haziran 2018’de 4. Kara Para Aklamayla Mücadele Yönergesinin (AMLD4) tekrarı olarak yayınlanmıştır.
AMLD5, Avrupa Birliği’nin (AB) 28 üye devletine 10 Ocak 2020’ye kadar şartlarını güncellemeleri talimatını vermiştir.
AB “Yönergesi” nedir?
AB yönergesi, tüm AB üye devletlerinin toplu olarak uygulayacağı hedefleri belirleyen bir yasama eylemidir. Her ülkeye, yönergenin hedeflerine nasıl ulaşılacağı konusunda kendi yasalarını ve çerçevelerini oluşturma esnekliği verilmiştir.
FATF’nin 40 + 9 Tavsiyeleri gibi, Avrupa Birliği’nin AML yönergeleri de yasal olarak bağlayıcı değildir. Bu yönergelere uymayan devletlere karşı para cezaları ve diğer cezai tedbirler uygulanır.
WOLFBERG İLKELERİ
Wolfsberg Grubu on üç küresel bankadan oluşur ve Müşterinizi Tanıyın, Terör Finansmanıyla Mücadele Politikaları ve Kara Para Aklamayla Mücadele ile bağlantılı mali suç risklerini yönetmek için kılavuz ve çerçeve yönergeler geliştirmeyi amaçlar. Grup, Özel Bankacılık için kara para aklamayla mücadele yönergeleri hazırlamak üzere 2000 yılında bir araya gelmiştir.
Grup; AML Yönergelerinin ilk kısmının yayınlanmasından bu yana İlkeler, Rehberlik, Sık Sorulan Sorular (SSS) veya Açıklamalar şeklinde önemli sayıda belge yayınlamıştır.
Bunlar arasında Muhabir Bankacılık için Kara Para Aklamayla Mücadele İlkeleri, Terörizm Finansmanına İlişkin Bir Bildiri, Siyasi Nüfus Sahibi Kişiler (PEP) SSS, Kara Para Aklama Risklerini Yönetmek İçin Riske Dayalı Bir Yaklaşım, Rüşvetle Mücadele Yönergeleri, Ticaret Finansmanı İlkeleri ve bildirisi sayılabilir. Yolsuzlukla Mücadele Uyumluluk Programları ile küresel AML ve CTF programlarının etkinliğini artırmak için uluslararası banka havalelerinin şeffaflığını artırmaya yönelik önlemleri onaylama.
OFAC
ABD finansal yaptırımları denilince akla ilk gelen kurum OFAC’tır. OFAC, “Office of Foreign Assets Control” (Yabancı Varlıkların Kontrolü Ofisi) kelimelerinin baş harflerinden oluşur. OFAC, ABD Hazine Bakanlığı’nın bir alt birimi olup, ABD ekonomik yaptırımlarının uygulanmasından ve yönetiminden, bu yaptırımlar uyarınca verilecek idari para cezalarının belirlenmesinden sorumludur. OFAC görevini yerine getirirken ABD dış politikasını ve ulusal çıkarlarını koruyan yaptırım programları geliştirmek için ABD iç ve dış istihbarat teşkilatlarıyla yakın işbirliği içinde çalışmaktadır.
OFAC, ABD Finansal Yaptırımlarının uygulanmasından sorumlu ana organdır. Ancak bu yaptırımlar uygulanırken; adli suçlar konusunda ABD Adalet Bakanlığı “DOJ”, mal ve hizmet ticaretinin kontrolünde ise ABD Ticaret Bakanlığı, Sanayi ve Güvenlik Bürosu (BIS) gibi departmanlar da devreye girebilir.
ABD’nin finansal yaptırımları, “Düşmanla Ticaret Yasası (TWEA) temel alınarak uygulanmaktadır. Ancak günümüzün modern yaptırım programlarının uygulanmasında geniş ölçüde, 1977 yılından bu yana ABD Başkanına ekonomik yaptırım uygulama yetkisi veren “Uluslararası Acil Ekonomik Güçler Yasası (IEEPA)” adı verilen Kanun temel alınmaktadır.